28 Temmuz 2011 Perşembe

Asmalı Mescit'te sabah jimnastiği

Mazideki Asmalı Mescit
Asmalı Mescit'te yaşamak, yaşamayı bırak Cuma Cumartesi yürümek zor kabul... Ama amaç yürüyüş ise İstanbul’da yüzlerce farklı adres var... Asmalı'nın ruhu zaten bu... Yürümek isteyen sahile, manzara isteyen boğaza, huzur bulmak isteyen Eyüp Sultan'a, ralli yapmak isteyen Kurtköy'e gitmeli mantıken... Ama mantık bize işliyor mu? 

Velhasıl Asmalı mesire yeri değil; 2 kadeh içme, piyasa yapma, “kosmopolit” hissetme yeri.
Orada yaşayanlar açısından ise durum tabi ki rahatsızlık verici... Tıpkı evinin önünden otoban, köprülü kavşak geçen,  boğaz manzarasının önüne apartman dikilen, tarlası bahçesi istimlak edilenlerinin durumunun zor olması gibi. Ne yazık ki / İyi ki de şehirler değişiyor dönüşüyor... İnsanın başına gelmesi hoş değil ama acı gerçek bu.... Ha “eskiden böyle değildi” biliyorum, peki eskiden “buralaaa, buralaaa, buralaaaa” hep dutluk değil miydi? % 90ımızın yaşadağı evler bir zamanlar, tarla, orman değil miydi? Güzelim ahşap evler yıkılıp yerine “apartıman” yapılmadı mı? Onlar değişebilirken zavallı Asmalı niye değişemesin?

Ha dükkan sahipleri çizgiyi geçmişler... Çizgiyi geçince Asmalı’nın talibi mi azalmış? Çizgi dışındaki sandalyeler boş mu kalmış... Al o zaman onlardan ekstra vergi... Kamyon dayama, oturanın altından sandalye önünden tabak çekme hoyratlığına hiç girmek istemiyorum. "Hoyratlık" belediyecelik terimi olmadığına göre bunun altındaki psikolojinin analizini değerli halkımıza bırakıyorum....