27 Aralık 2010 Pazartesi

Kız kıza bir gece

Kız kıza gece dışarı çıkmak gibisi yok! İşte benim sevdiğim birkaç rota:

Beyoğlu Beyoğlu
Geceye başlangıç
Akşam 8-9 gibi Asmalı'da rakı- balıkla geceye başlamak tek kelimeyle şahane bir seçim. Cumartesi gidecekseniz, hele de dışarıda oturacaksanız mutlaka önceden rezervasyon yaptırın.

İlk durak önerileri

360: Yemek sonrası ilk durak olarak ideal... Yazın kapıda uzun bir kuyruk olabilir. O yüzden 11:30 gibi gitmekte fayda var... Hem yemek bitmiş oluyor hem de uzun bir kuyruklukla karşılaşmıyorsunuz... Ağırlıklı yabancı turistler geliyor... İstanbul manzarasıyla bir kaç kokteyl içmek; işte hayat bu...

Otto: Asmalı'da rakı-balıktan sonra geceye ısınmak için ilk durak olabilir. Ya da rakı-balık yerine geceye burada pizza-şarapla başlayın... Sonrasında yemek rehavetinden eğlenceye geçişin kendiliğinden olması Otto'nun en iyi yönlerinden biri...

Babylon Lounge/Lokal: İşte yemekten hızlı geceye geçiş için 2 ideal mekan daha... 12:00 gibi gidilip hızlıca bir kaç kadeh içmekte fayda var...

Mymoon: Saat 10:30da karaoke başlıyor. Yemekten erken kalkarsanız gecenin devamına bol adrenalinle başlamak için ideal. Giriş yanılmıyorsam 15 lira... İçeri girin ve ciyak ciyak şarkılarınızı söylerek geceye hazırlanın....

Kendinizi çok kaptırmayın daha gidilecek yerler var...

Dans Dans Dans

Hayal Kahvesi / Mojo /Jolly Joker : İlle de canlı müzik diyenlere... Kız kıza eğlenmek için ideal... Blues, Rock, Pop sevenler için süper.... Rahat yer bulayım diyenlerin 12:00 den önce gitmesinde fayda var. Yok illa ortalık kalabalıklaşsın diyorsanız 360'da bir içkiyi ya da Mymoon'da çılgınca söylenen bir iki şarkıyı takiben, 1'e doğru gitmenizi tavsiye ederim. Girişler 30-35 TL civarı, ilk içki dahil... Jolly Joker'de çok geniş ve iç mekandan kopuk olmayan sigara içilen bir bölüm de var... E daha ne olsun...

Piyasa: Kız kıza en iyi Türkçe pop'la eğlenilir diyorsanız, sizi Harbiye'deki Piyasa'ya alalım. 12'ye kadar girişler rahat, 1'e doğru sıkışıklık başlıyor. Mekan küçük ama çok eğlenceli... Tarkan'dan "Öp Öp"ü 3 defa dinlemeye ve sınırsız Serdar Ortaç'a hazır olun... Sigara içenler ayrıca çok sevecek...

Devam edecek...

22 Aralık 2010 Çarşamba

Kızlar için stadda maç izleme rehberi...

Eveeet, diyelim ki sevgiliniz ya da daha kötüsü sevgiliniz olmasını umduğunuz adam, sizi tuttuğu takımın maçının izlemeye davet etti, hem de stadda... Paniğe gerek yok, kritik noktaları bilin yeter.

İlk ve en önemli soru tabi ki "ne giyeceğim?"

Her ne kadar stada gittiğinizde etrafınızda Reina'ya gitmek üzere hazırlanmış gibi duran bir kaç hatun kişi olacağı kesin olsa da benim tavsiyem mümkün olduğunca rahat ve spor giyinmeniz. Örneğin kargo pantolon ya da kot iyi bir seçim. Şort ve mini eteklerinizi takdir edersiniz ki başka aktivitelere saklamakta fayda var. Üste ise tabi ki varsa forma, yoksa t-shirt, polar, sweat shirt, kazak giyebilirsiniz. Çoğu büyük stadda üstten ısıtma sistemi var. Bu yine de mevsim kışsa, dışarıda ve soğukta olduğunuz gerçeğiniz değiştirmez. Ayakkabı olarak mevsime göre bot, çizme ya da spor ayakkabı önerilir. Dikkat edin, ayağınıza basacak pek çok kişi olacak ve muhtemelen maçın çoğunu ayakta izleyeceksiniz (biletinizin bulunduğu bölgeye göre değişiklik gösterebilmekle beraber pek çok kişi koltuğa oturmak yerine, üzerinde ayakta durarak maçı izler). Çanta almakta sakınca yok ama benim tavsiyem, rahat etmek istiyorsanız almayın. Kargo pantolonunuzun cepleri bu günler için.

Stada girerken
Maçı İsveç'te izlemiyorsanız bunu yapmayın

Maça girerken, biletinizin olduğu kategoriye de bağlı olarak, ciddi bir kalabalığın içerisinde sıra
beklemeniz gerekecek. Maçtan yarım-bir saat önce veya maç başladıktan 10-15 dakika sonra girişler tenhalaşır. Bir erkeğin 2.yi tercih etmeyeceği açık. Sevgilinizin iriliğine göre maç başlamadan 10-15 dk önce de girebilirsiniz.

O muhtemelen bu konuda tecrübeli olacaktır, ama mümkün mertebe liseli aşıklar gibi el ele sıraya girmekten kaçının... Sevgilinizin (nam-ı diğer body guardınızın) önünde durmak en doğru seçim. Merak etmeyin, en azından İstanbul'da insanlar aileleriyle maça gelenlere alışık, çoğunluk size normalde sokakta karşılaşsanız davranacaklarından daha kibar yaklaşacaktır. Yine de tedbirli olmakta fayda var.

Stada özellikle bozuk para ve çakmakla giremezsiniz. O yüzden bozuk paralarınızı evde bırakın. Ve evet tebrikler doğru tahmin: etraftaki onlarca çekirdek satıcısının bozuk para ile maça giremeyeceğinizden haberi var... Sevgiliniz sigara içiyorsa ve de çakmağını mutlaka içeri sokmak gibi bir fantazisi varsa, masum görünütünüzden ötürü size verecektir. Eh şansınız %50, artık kimse bu numaraları yemiyor.

İçeri girince genelde sağ tarafta duran kadın polise yönlendirileceksiniz. Ve şaşırmayın, hava alanında bile denk gelmeyeceğiniz titizlikte bir aramadan geçeceksiniz... Gıdıklanıyor ya da huylanıyorsanız hazırlıklı olun. Aynı arama turnikelerden geçtikten sonra da tekrarlanacak.

Maç rituelleri

Tebrikler stada girdiniz, şimdi birkaç ritüeli bilmenizde fayda var:

-Çekirdek mi, nasıl yani?: Evet stadın %50'si çekirdek çitliyor, şaşırmayın...

-Yumruk show: Maç başlamadan makul bir süre önce geldiyseniz yepyeni bir coşku ile tanışmaya hazır olun. Özünde, sahada ısınan takım oyuncularının tek tek anons edilip seyirciyi selamlamasından ibaret olan bu doğa olayını yerinde gözlemleyebilirsiniz.

- İstiklal Marşı: Tıpkı okul günleri gibi maç başlamadan önce hep meraber marş söylüyoruz...

-Tepemden inen birşey var, bu ne?: Paniğe mahal yok... Muhtemelen dev bir bayrak veya pankart açılıyordur. Ya siz de elinizle pankartın başınızın üstünden geçmesine yardımcı olun ya da kıpırdamayın, o geçer. Merak etmeyin maç boyunca orada kalmayacak, birazdan geldiği gibi gidecek.

-Temel iletişim yolu olarak "ıslık", "yuhalama" ve "alkış": Oldukça basit, top rakip takıma geçtiğinde ıslık ya da yuhalamak (dikkat dağıtmak için), sizinkiler iyi posizyon yakalığında ya da hakem lehinize bir karar verdiğinde ise alkışlamak vermeniz gereken basit 3 tepki. Bunları yaparsanız ortama hemen uyum sağlamış olursunuz. Ha dilerseniz ıslık yerine her türlü küfür, sevinç gösterisi olarak birbirinin üzerine atlamak gibi etkinliklerle, ortama iyice ısınmanızı engelleyen bir durum yok...

-Gol olunca: Yandaki gaza gelmiş delikanlının boynunuza atlaması düşük bir ihtimal ama yine de var, bu nedenle mümkün mertebe vakit kaybetmeden sevgilinize sarılın (önce golü atanın rakip takım olmadığına emin olun)... Golden sonraki sevinç durulunca, golü atan futbolcunun soyadı anons edilir, stadda ismi ile cevap veririr, şaşırmayın.

-Atkının önemi: Takımınızın renklerinde bir atkı kendinizi maçın atmosferine kaptırmanıza yardım için şahane bir aksesuar olacaktır. Sadece diğer taraftarlara bakın ve yaptıklarını yapın.

Son birkaç tüyo:

-Biletin stadın hangi bölgesinden olduğunu öğrenin. Kale arkasıysa bir bahane bulun ve gitmeyin; bu kısımlar genelde "ateşli" ve "haraketli" taraftarlardan oluşur, adrenalin bağımlısı değilseniz daha sakin bölgeleri tercih edin, genelde orta sahaya yakın bölgeler ve alt tribün buna uygundur.

-Çok büyük ve adrenalini yüksek bir topluluktan bahsediyoruz, bu yüzden her an arbade çıkabileceğini unutmayın, fazla ajite gruplardan uzak durun.

-İyi haber stadda sigara içebilirsiniz. Yanınıza kibrit alın.

-İzleyicilerin %90'ı ve görevlilerin tümü kadın izleyicilere çok nazik davranır, bu nedenle endişe etmeyin ama yine de dikkatli olun.

-Tuvalete gitmeniz gerekiyorsa maç esnasında sevgilinizi rahatsız etmeyin... Kendiniz gidebilirsiniz.

-İçeride yiyecek, içecek satılıyor tahmin edebileceğiniz gibi... Sadece belirli markalarla anlaşma yapıldığı için çeşit az, illa şu marka su isterim diye tutturmayın... ("evian olmazsa ağzıma koymam tatlım" repliği için doğru bir mekanda değilsiniz)

Ve son olarak

Futbolu biraz olsun seviyorsanız, stadda maç izlemek son derece eğlencelidir. Özellikle derbiler eşsiz bir deneyim olabilir. Bu arada sizin veya sevgilinizin içinden her an bir holigan fırlayabilir, bu onu ve kendinizi tanımanız için şahane bir fırsat olabilir. O yüzden çıtkırıldım olmayın, bir kere olsun mutlaka deneyin.

20 Aralık 2010 Pazartesi

Kilo almadan sigara nasıl bırakılır?

Cevap çok basit: BI-RA-KI-LA-MAZ... Bunu ne kadar erken kabul ederseniz o kadar iyi... Ha varsa bırakan ben de bilmek isterim, lütfen anlatsın ki kendisini biyokimya alanında Nobel ödülüne aday göstermek için tüm sivil kuruluşları örgütleyelim...


Burada daha cevaplanabilir soru "nispeten az kilo alarak sigara nasıl bırakılır" olabilir ve buradaki "nispet" faktörü bilimsel verilerden çok doğrudan sizin bünyeniz, psikolojiniz, iradeniz ile ilgilidir.

Gazete ve dergilerde çarşaf çarşaf yayınlanan açıklamalara göz atarsak sigara bırakıldığında kilo almanın 3 temel nedeni var gibi görünüyor:
1- Metabolizma hızı yavaşlıyor.
2-İştah açılıyor
3-Saat başı ağıza sokulan sigaranın yerini ne yazık ki abur cubur alıyor.

Peki nasıl olacak bu iş?

Şimdiye kadar sigarayı 3-4 kere bırakmış biri olarak önerebileceğim taktikler:
1- Su için: Hayır günde 8 bardak su diyete yardımcı olur diye değil... Çok daha basit: canınız sigara istediğinde abur cubur yiyeceğinize yanınızda bulundurduğunuz küçük pet şişeden sigara içer gibi aralıklarla birkaç yudum alın. Su, hem sigara içme isteğini öldürüyor, hem de "ağııır ağıır dumanı içe çekme"nin ağızda ve elde yarattığı o mekanik haraketi tekrarlamanızı sağlıyor, üstelik de 0 kalori... Sigarayı bırakmak ama sigara molasından geri kalamamak mı istiyorsunuz...? İşte size çözüm... Sakın ola ki çay kahve ile aynı şeyi yapmayı denemeyin, kendinizi ışık hızıyla bir sigara yakmış bulabilirsiniz.

2- Evet ne yazık ki spor: Metabolizmayı hzılandırmanın, sigara yerine alınan abur cuburu eritmenin tek yolu. Üstelik spor yaparken sigara da içemezsiniz... Ama dikkat spor salonundan çıktığınız, ciğerlerinizin nefis açıldığı o an çok kritik... Temizlenmiş ve oksijen dolmuş bronşlarınız sigara istiyor değil mi? Ama tabi ki minik pet şişede suyumuz hazırrr. Ağğır ağıır yudumlayarak efkar dağıtınız efendim...

3- Nikotin bandı: Kilo almanızı engellemez ama bir yandan az yerken bir yandan nikotin eksikliğinin yarattığı huzursuzlukla uğraşmaktan kurtarır...

Peki ya çay, kahve, alkol yanı?

Yapacak bir şey yok... Karar verin bir sigara yakma riskini mi göze almak istiyorsunuz yoksa 3-5 (duruma göre 5-10) kilo almayı mı? Ya bunları bir süre kullanmayın (sigara yok, alkol yok, kave-çay yok... cık imkansız) ya da daha gerçekçi olun ve kullanırken sigara içmek yerine birkaç kilo almayı göze alıp duruma göre meze, kek, pasta, kurabiye ile bu dürtüyü engelleyin...

Aslında denemedim ama elektronik sigara en azından evdeyken bir çözüm olabilir... İtiraf ediyorum ben çok delirdiğimde yanmamış bir sigaradan nefesler alırdım... Bunu toplum içinde de yapabilirsiniz çünkü enteresan ama etrafınızdaki insanlar sigaranın yanmadığını pek farketmiyor... Ama tabi ki bu kendini kandırmaktan başka bir şey değil... Öyle olmasa sigarayı 4 defa bırakıp 5 defa başlamazdım değil mi?