12 Eylül 2011 Pazartesi

İstanbul Moda Haftası ve düşük profilli felsefi kurcalamalar

Geçen haftayı Istanbul Moda Haftası'nda nam-ı diğer IFW'de geçirdim. Onlarca tasarım, tasarımlardan da renkli kombinleriyle katılımcılar, insanların yaydığı pozitif enerji...

İstanbul Moda Haftası
Odakule'nin diğer yanında ise İstiklal caddesi: bohemi,enteli, tikisi, sıradanı, travestisi, esnafı, değnekçisi, sokak çocuğu... İstiklal'e her gelişimde ezberimi zorlayan, bir yandan da büyüleyen ani farkındalık hali bir kere daha beni çarptı.

Sanata karşı herhangi bir yeteneğim olmadığı için bir kere daha hayıflandım. Bu sosyal çorbayı, binlerce farklı evreni, gerçekliği ve algıyı bir resimle, fotoğrafla, şiir ya da müzikle anlatabilmek isterdim. 6 milyar insan, 6 milyar farklı göz, 6 milyar farklı dünya.

Beni bir yandan dumura uğratırken bir yandan da hayranlığa sevk eden, sosyal içerikli Tarik Akan filmlerinden beslenmiş, sosyo-ekonomik bir serzeniş değil. Algı ve benlik bizi birbirimizden, en benzediklerimizden, en sevdiklerimizden, en "anladıklarımızdan" ve en yakınlarımızdan bile apayrı bir dünyada yaşatırken bizi birbirimize ne bağlıyor? Bizim "Eywa"mız nerede? Biz de sentineller gibi tek bir yüz, tek bir ses olabilir miyiz acaba? Yoksa dağınık benliklerimiz özgür irademizin ve insan olabilmemizin garantisi mi?

Sondan bir önceeki söz: Özlem Süer her zamanki gibi muhteşemdi...

Son söz: Neo'ya selam...Tnx for fighting against sentinels

Hiç yorum yok: