8 Mayıs 2013 Çarşamba

İzleyici ayarlariyla oynamak Neo'ya yakışmıyor.


Kaşık yok, ama Trinity var. Çünküm kaşığı öpemezsin
Bazi film ve kitaplarin güzel tarafı değişik zamanlarda değişik şeyler anlatmasi. Felsefe ve sembolizm kafamin kolay bastığı şeyler değil. Gül ve bülbülün gerekliliğini hiçbir zaman anlayamadım. Pavyon adı olarak şahane olsa da Mona Lisa'nin neden o kadar özel olduğunu da.Bu sığlıkta yaşayan birinin Matrix'i izlerken "var lan kaşık aha ben gördüm" sonucuna varmasi takdir edersiniz ki kaçınılmaz. Sadede gelirsek, Matrix'i tekrar izledim ve farkettim ki kaşık gerçekten yok.

Tamam kaşık yok, tamam önce seçeceksin sonra anlayacaksin, hadi nedensellik de ok. Ama o aşk mevzusu nedir Çok Sevgili Dünlük?

5 duyuyla algılanan herşeyi bir anda harcayan bir filmde aşkın varlığı sorgulanmiyor, aksine kutsaniyor. Koskoca "the Architect" tarafindan bile! Hadi madem sorgulamiyorsun, bari kutsama! Anladik Hollywood da yolunu böyle buluyor ama izleyici ayarlariyla oynamak Neo'ya yakışmıyor.

Anlamışsındir Sevgili Dünlük, aşkın varlığı ve gerçekliği uzun bir süredir kafamı kurcalayan başka bir konu. 15 bilemedin 18 yasindan sonra ablaklik derecesiyle ters orantili olarak, azalarak bittiğine inancim gül ile bülbülün gereksizliğine olduğuna kadar tamdı.

Velhasıl kaşık yok, onu anladim, o bende... Aşksa olabilir belki, kimbilir? Ben Neo ile Matrix'i yaratan dingilin (aka the f*cking Architect) yalancisiyim.

Hiç yorum yok: