Aylar, yıllar sonra "Öyle Bir Geçer Zaman Ki"nin yeni bölümünü izledim, anladıklarımı sizin için özetledim:
Soner ve side-kick'i Sülü |
2) Türk insanı dramın dibini görmezse rahat edemiyor. Cemile'nin yavuklularının ve sarı saçlı yarım ağızlı Caroline'in tek bir ailenin başına sardığı derdi, Usame Bin ladin Amerika'nın başına saramadı.
3) Millet bir kocayı bulamıyor, 4 çocuk 2 torun sahibi Cemile Teyze maşallah 3. boşayıp 4. almak üzere. İbret alın.
4) Yerli dizi, film ve romanlarından alıştığımız üzere kötüler saf kötü, iyilerse saf iyi. Rahatız kafamız karışmıyor. Her şey siyah beyaz. İnsanımızın griye olan açlığını gidermek için Gri'nin Elli Tonu'na saldırmasını anlayışla karşılamak gerek. Keza herşeyi derine inmeden etiketleyip yaftalamasını da.
5) Yine bütün yerli dizi ve filmlerde olduğu gibi yan karakterlerin hayattan tek beklentisi, esas kızla çocuğun iyiliği, sağlığı, sıhhat ve afiyeti. Kendi aşkları, hastalıkları, hırsları, beklentileri filan yok. Hepimizin egosunun şişikliğinin, hep banacılığının, hep başrolde olma arzusunun kaynağı bu olsa gerek.
6) Ziverbey Köşkü'ne atıfta bulunan işkence sahneleri hayal gücüne bırakılmış. İşkence gibi bir dönemin yarası ve insanlığın utancı olan bir konuyu, politik konularla zerrece ilgilenmeyen TV izleyicisinin dikkatine ucundan da olsa sunabilmek için tek yol Nuri Alço kıvamında bir öyküye bağlamak anladığım kadarıyla. Etkisi tartışılır da olsa senarist ve yönetmenin iyi niyetine sağlık.
1 yorum:
Çok süper olmuş eline sağlık :)
Yorum Gönder