14 Mart 2013 Perşembe

Bi poke'lama hayat, anladık... Az bekle halledicez!

Hayat bu aralar beni çok dürtüyor. Sanırım bana birşeyler anlatmaya çalışıyor.  Bu durumda hayat'ı, evren'i adına ne derseniz deyin, mesajın alındığına ikna etmek için ne tür bir aksiyon yeterli gelir inanın bilmiyorum. "Oldschool" bir yöntem olarak "Tanrılar kurban istiyor" mantığıyla haraket etmem de çok olası görünmüyor. Zira, bildiğim en yakın yanardağ İtalya'da, o da hala aktif midir en ufak bir fikrim bile yok.

İçinde bulunduğum, takdir edersiniz ki, yabana atılmayacak kadar  zor bir durum. Denediyseniz  bilirsiniz, şu hayattaki en zor şeylerden biri sonuçlarınlarından memnun olmadığınız davranışlarınız değiştirmek. Kararlı olsanız da şirazenizin kayması kaçınılmaz.

Misal çabuk öfkeleniyorsunuzdur, bi gayret sakin olmaya çalışırsınız. Bu sefer de ipin ucu kaçar, kızılması gereken şeylere bile tepki vermemeye başlarsınız. "Empati yeteniğim yok galiba" dersiniz, işin ucu, sizi kaşla göz arası kazıklayan manavı anlayışla karşılamaya kadar gider.

Velhasıl mantık ve akıl muhasebesi de bir yere kadar bebişlerim, üstelik yorucu. Değiştirmeye çalıştığınız neyse- huysuzluğunuz, pintiliğiniz, savurganlığınız, vericiliğiniz, despotluğunuz, kıskançlığınız...- sürekli teakkuzda olmanız gerekiyor. D&R'ın kişisel gelişim reyonundan aldığınız iki kitapla olmuyor bu işler.  Bkz. bir kaç önceki yazı.

Özetle sevgili hayat, mesajını çok net alıyorum. Ama değiştirmeyi neredeyse imkansız kıldığın şeyleri değiştirmem konusundaki bu ısrarını anlamıyorum. Madem duvarı kırdın, pirketleri kırmasaydın bari değil mi?



Hiç yorum yok: